"Vatan toprağı elden gidiyor demekle olmuyor (!)"
Çevre Düzeni Planına tepki veren Sn Ercan Çerçioğlu böyle demiş. 100 dönüm üzerinde sanayi yapan Sn Çerçioğlu, "100 dönüm toprağım olsa kaç kişiyi beslerdim?" diye sormuş. İlk bakışta argümanlar çok akla yatkın görünüyor. İnsanın bütün topraklarını Sn Çerçioğlu'na verip "al bunları da sanayi yap" diyesi geliyor. Öyle ya, 100 dönüm toprakta bunca adam çalıştıran sanayiciler, bütün ovayı Organize Sanayi Bölgesi olarak alsalar, kimbilir kaç kişi çalıştırırlar? Muhtemelen yurtdışından işçi getirmek zorunda kalırdık.
Oysa ki durum böyle midir? Gerçekten de varımızı yoğumuzu sanayi çarkının dişlerine mi atmalıyız? Gelecek, daha fazla sanayi bölgesi kurmakta mı?
Toprak kullanımı ile ilgili istatistiklere baktığımızda, ülkemiz arazisinin ancak %35,6'sının tarım yapılan araziler olduğunu görüyoruz.
Bunun içinde verimli olarak nitelendirilen, sulanabilen I. ve II. sınıf tarım arazilerinin payı daha da düşük... Ülke yüzölçümünün yalnızca %15'i verimli tarım yapmaya müsait.. Yani Aydın Büyük Menderes ve Çine ovaları gibi verimli ovalar açısından ülkemiz pek fakir.. Yani sanayinin gidip kendine bulması gereken, ülkenin üçte ikisi, hadi bilemediniz yarısı kadar müsait arazi dururken, elimizde kalan bir avuç sulanabilir verimli toprağımıza göz dikiyor.
100 dönüm tarlayla 100 dönümlük fabrika alanını karşılaştırmak ne kadar doğru olur? Hani bu 100 dönümlük tarlanın alternatif maliyeti? Hani yatırım maliyeti? Hani enerji maliyeti? Hani çevresel maliyetler? Bu fabrikanın katı, sıvı ve gaz atıkları nereye gidiyor?
OSB Aydın Şube ve Ortaklar OSB Başkanı Ercan Çerçioğlu’nu dinleyenler bütün Aydın ilini OSB ile doldurmak heyecanına kapılmış olabilirler ama geleceğe yönelik plan yapmak sadece arsa+yatırım=istihdam denklemini kurmak değildir. Bu denklemi iyi kurmayanlar bugün Denizli'yi ülkemizin en kirli şehri haline getirmişlerdir. Daha önce bir yazımda da değindiğim gibi, Aydın ve Denizli arasında, hayat standardı açısından çok da büyük farklılık bulunmamaktadır.
Aydın'da "patlayacağı" düşünülen sanayi ve OSB'ler için I. sınıf tarım arazileri, geri dönülemez bir şekilde feda edilemez. Tarım yeniden kitleleri besleyen bir uğraş haline getirilebilir. Ailelerin hasattan sonra düğünler yaptığı, oğluna araba aldığı günler çok geride değil... Bu tekrar sağlanabilir. Ancak I.sınıf verimli tarım toprağımızı sanayiye kaptırırsak, bunun sonuçları ağır olacaktır.
Çevre Düzeni Planı çok mükemmel olmayabilir ancak ülkemizde yaygınlaşan "toprağa hücum" son bulmalıdır. Yetkililer ve sivil toplum kuruluşları biraraya gelerek Planı görüşebilirlerve görüşmelidirler, ancak Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası ile korunan toprağımız arada kaynamamalıdır.
Mehmet Ekizoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder