16 Ara 2008

TAŞIMA KAPASİTESİ VE AVCILIK

Giriş

Avcılığın ekosistemdeki doğal dengenin bir parçası olup olmadığı, avcılığın doğaya zararlı olup olmadığı tartışma konusu edilmektedir. Bir kesim “halen bir çok yönden baskı altında olan yaban hayvanlarının avcıların baskısından olumsuz etkilendiğini, hatta soylarının bu yüzden tükenme riskine girdiğini” iddia etmektedir.

Avcıların çoğunlukla içinde bulunduğu diğer bir kesim ise buna karşılık olarak “avcılığın doğal hayata herhangi bir zarar vermediğini, avcılığın aslında yaban hayvanlarının popülasyonunda oluşan fazlalığın hasadı anlamına geldiğini” iddia etmektedirler. Bu görüşe göre “avcılar esasen doğada zaten var olan, ama son zamanlarda yok olmaya yüz tutmuş olan doğal yırtıcıların yerini almaktadır.”

Yaban hayatı biyolojisi açısından bakıldığında her iki argümanın da geçerli ve geçersiz olan yönleri mevcuttur. Aslında bu konudaki araştırmalar her iki görüşün de doğru olduğu bazı veriler tespit etmiştir. Kesin olan şudur ki, her iki tarafın da görüşlerinde daha tutarlı olabilmesi için biyoloji biliminin bulgularından yararlanmalarında ve görüşlerini bilimsel bulgular üzerine inşa etmesinde yarar vardır. Gelin bu bilimsel bulgulara birlikte göz atalım.

Ekosistemde popülasyon dengesi

Her şeyden önce yaban hayvanları bazı istisnalar dışında, popülasyonlarının artışında ve üremelerinde bazı kısıtlamalar ile karşılaşmaktadırlar. Yeterli yiyecek verildiğinde ve herhangi bir yırtıcı veya hastalık ile karşılaşmadığında, popülasyon sayısı sürekli artan ve bu artışı aritmetik olarak devam eden sadece iki- üç tür vardır. Bunlar bakteriler, fareler ve bazı böcekler ve insandır. Dış etkenle karşılaşmadığında bakteriler laboratuar ortamında olsun veya doğada olsun sürekli artmaktadır. Fareler üzerinde yapılan deneyler göstermiştir ki, bu hayvanlar hastalık ve yiyecek eksikliğinin sözkonusu olmadığı durumlarda sınırsız çoğalmaktadır. Son olarak insan olarak bizler de çoğalmamızın önünde sınır tanımamaktayız. İnsanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi için habitat engeli diye bir şey olmadığını artık biliyoruz. Bilim adamları yerçekimsiz ortamda nasıl yaşayabileceğimiz sorusunun cevabını aramakla meşguldür.

Taşıma kapasitesi

Öte yandan, diğer yaban hayvanları çoğalmalarına engel oluşturacak bir dış etken olmasa da, örneğin hastalık veya yırtıcıların varlığı gibi, kendi kendilerine popülasyon artışını önce azaltmakta, daha sonra da popülasyonun aynı düzeyde kalmasına yetecek bir üreme düzeyine geçmektedirler. Burada belirleyici olan faktör, yaban hayvanlarının üreme genetikleri ve habitat genişliğidir. Yeterince geniş olmayan yaşam alanlarında kalan yaban hayvanları, bir noktada üreme oranındaki artışa son vermekte ve bilinçli olarak popülasyonun istikrarlı olarak bir düzeyde devamını sağlayacak üreme ile yetinmektedirler. Bunun nedenleri araştırılmış ve sebeplerinin tüm bireylere yetecek kadar yiyecek, barınma ve saklanma alanı sağlanması ihtiyacı olduğu tespit edilmiştir. Bir habitatta barınabilecek en fazla yaban hayvanı sayısına o habitatın taşıma kapasitesi adı verilmektedir. Bir ekosistemde bulunan bir tür yaban hayvanı, sayısını ancak taşıma kapasitesine kadar artırabilmekte, daha sonra açlık ile, hastalık veya rekabet ile popülasyon dengede kalmaktadır. Yırtıcı hayvanların varlığı da popülasyonu dengede tutan bir başka etmendir.

Taşıma kapasitesi ve popülasyon artışı Grafik 1’de gösterilmektedir. Bu örnekte, ekosistemde bir tür için taşıma kapasitesinin 30 birey olduğu varsayılmaktadır. Ekosistemde bulunan 4 adet birey ilk olarak aritmetik olarak popülasyonunu artırmaktadır. Daha sonra taşıma kapasitesi olan 30’a yaklaştıkça üreme hızı yavaşlamakta ve nihayet taşıma kapasitesi olan 30 düzeyinde popülasyon sabit kalmaktadır. Sonsuz üreme istisnalar dışında olası değildir.

Popülasyonun artırılmasına yönelik uygulamalar


İkinci örnekte ise ekosistemde yapılacak bir değişiklik ile popülasyonun yani birey sayısının nasıl artırılacağı sorusuna yanıt aranmaktadır.Bu örneğimizde ekosisteme, yaygın tabirimizle avlağa yapılan periyodik av hayvanı yerleştirmelerini (periyodik salımları) görmekteyiz. Görüldüğü gibi, yapılan salımlarda ekosisteme fazladan eklenen bireyler taşıma kapasitesinin üzerinde bir yaban hayvanı popülasyonu oluşturmakta ve azalan kaynaklar (yuva, beslenme ve saklanma imkanı, gıda) nedeniyle popülasyon taşıma kapasitesinin altına düşmektedir. Ekosistemin avlak olması durumunda bu değişim avlanma ile sağlanmaktadır. Görüldüğü gibi av hayvanı salımları bir ekosistemde sürekli bir popülasyon dengesinin oluşmasını sağlamaktan uzak kalmakta, hatta oluşan dengeyi bozmaktadır. Bu değerlendirmelerde, habitatın uygun olmasına veya daha önceden bu bölgede olmasına karşın herhangi bir nedenden dolayı kaybolmuş veya popülasyonu yok olma noktasına gelmiş bireylerin desteklenmesi amacıyla yapılan salımlar kasıt ve inceleme dışında tutulmuştur.

Grafik 3’te ise diğer bir değişikliğin sonuçlarını görmemiz mümkündür.


Bir ekosistemdeki yaban hayatı popülasyonunu artırmanın en sağlıklı, doğal ve istikrarlı yolu, o ekosistemin sınırlarını genişletmektir. Bunun anlamı avlağın genişliğini artırmak veya araziyi genişletmektir. Bu durumda, grafikte de görüldüğü gibi yaban hayvanı popülasyonu artan gıda, yuva ve saklanma koşullarına göre kendini adapte etmekte ve popülasyonda üreme oranı ani bir artış göstermektedir. Artık habitat sadece 30 bireyi değil, 45 bireyi taşıyabilir hale gelmiştir. Taşıma kapasitesi artmıştır. Popülasyonda birey sayısı yeni taşıma kapasitesi sayısına ulaşıncaya değin artacak ve yine bu yeni rakama yaklaşırken azalacak ve burada istikrara kavuşacaktır.

Kontrollü avcılığın etkisi

Kontrollü avcılık, bir ekosistemde, ya da avlakta popülasyon sayısının kontrol altında tutulması ve taşıma kapasitesinin üzerindeki birey sayısı kadar avcılığa izin verilmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde uygulanan yönetimde, habitat koşulları, diğer yırtıcılar ve popülasyon sayısı sürekli kontrol altında tutulmaktadır. Kontrol altında tutulan diğer değişkenler yoluyla artırılan taşıma kapasitesi üzerindeki bireyler avlanma yoluyla elimine edilmekte ve ekosisteme veya popülasyonun istikrarlı düzeyine bir zarar verilmemektedir. Dikkat edilen nokta, avlanan birey sayısının belli olması ve avcılığın bu düzeyi aşmamasıdır. Bir ikinci husus, avcılık faktörünün av sayısını azaltan diğer faktörler arasına katılmış olması nedeniyle, hastalık, kış şartları ve doğal yırtıcılar gibi faktörlerin artık daha yakından takibinin gerektiğidir.

Kontrolsüz avcılığın etkisi

Kontrolsüz avcılık, ekosistemde, veya avlakta avlanacak sezonluk toplam yaban hayvanı sayısının belirlenmeden avlanılması veya bu kontrolün yapılmaması anlamında kullanılmıştır. Bu durumda, yasal olup olmadığı tartışılmaksızın popülasyonun etkilenmesine bakılmaktadır. Grafik 5’te de örüldüğü gibi 5 inci zaman diliminde devreye giren kontrolsüz avcılık, kısa zamanda popülasyon bireylerinin sayısını azaltmakta ve popülasyonun toparlanarak yeniden taşıma kapasitesi sayısına ulaşmasına izin vermemektedir. Her sezon azalan birey sayısının bu süreç devam ettiği takdirde yok olma aşamasına gelmesi kaçınılmazdır.

Sonuç ve değerlendirme

Grafiklerle anlatılmak istenen olaylardan aşağıdaki sonuçları çıkarmak mümkündür.

Ø Bir ekosistemde yaşayabilecek maksimum yaban hayvanı sayısı bellidir ve buna taşıma kapasitesi denir.
Ø Yaban hayvanı sayısının uzun vadede artırmanın en sağlıklı yolu, habitatın artırılmasıdır.
Ø Yaban hayvanı salımları ancak dönemsel avlanma için, ya da uygun bölgelere yeni baştan yerleştirme için geçerli yöntemlerdir. Uzun vadede habitat aynı kaldığı sürece yaban hayvanı sayısını artırmaz.
Ø Kontrolsüz avcılık, avlaklara kontrollü girişin ve avlanmanın sağlanmadığı avcılık, yaban hayvanlarının sayılarının azalmasına ve uzun vadede yok olmalarına yol açabilir.
Ø Kontrollü avcılık, uygun bir habitat ve av yönetimi ile yaban hayvanlarının neslinin devamına uzun vadede bir zarar vermeksizin sürdürülebilir.
Ø Popülasyon dinamiklerinin sağlıklı işlediği ve habitat ve yırtıcı dengelerinin bozulmamış olduğu ekosistemlerde yaban hayvanlarının popülasyon sayılarının dengede kalması için avcılığa gerek bulunmamaktadır.
Ø Doğal yırtıcıların elimine edildiği ve popülasyon dinamiklerinin doğal işleyişini kuramadığı ekosistemlerin yönetiminde avcılık yararlı ve gerekli bir yaban hayatı yönetimi unsurudur.


İstatistik notları:

1- Grafiklerde anlatımı belirginleştirmek amacıyla %5 ve daha az sapmalar yok sayılmıştır.
2- Grafiklerle anlatılan örneklemede avcılık dışındaki baskılar sabit tutulmuştur.
3- Grafik 1, 2 ve 3’te birey sayısının taşıma kapasitesine ulaşmasının ardından kendi iç dinamikleriyle ve habitat ve mevsimlere bağlı olarak geçirmiş olduğu değişiklikler, anlatımı güçlendirmek amacıyla göz ardı edilmiştir.
4- Grafiklerde belirtilen zaman periyodu üçer aylık (3) periyotlardan oluşmaktadır.
5- Grafiklerle anlatılan örneklerde sülünlerin (Phasianus colchicus) üreme ve popülasyon bilgilerinden yararlanılmıştır.

Kaynaklar:

1- Wildlife Ecology and Management, Bolen, Eric G., Robinson, William, Prentice Hall, 2002.
2- Garrett Hardin, 1974. "The rational foundation of conservation." North American Review, 259 (4) :14-17.
3- Carrying Capacity: Genesis, History and Conceptual Flaws., F. Sayre, Nathan, Environmental Politics Colloquium, 2007.
4- The Ring- Necked Pheasant in North Dakota, Managing the Ringneck, USGS Northern Prairie Wildlife Research Center web sitesi, http://www.npwrc.usgs.gov/resource/birds/pheasant/manag.htm