18 Oca 2024

YABAN HİNDİSİ






YABAN HİNDİSİ

Bir yaban hindisini uçarken vuramazsınız. Koşarken de vuramazsınız. Yaban hindisi, duyduğu en ufak bir seste kaybolur, fark edeceği değişik bir renk veya gözüne çarpan parmak ucunuz hindinin buhar olup uçmasına yeter.

Amerikalı bir avcının meşhur deyimiyle; “Yaban hindisi koku alabiliyor olsaydı, kesinlikle alt edilemez bir hayvan olurdu”. Neyse ki, yaban hindisinin koku alma duyusu, en azından geyiklerinki kadar hassas değildir.

Yaban hindisinin tek bir dezavantajlı yanı vardır. Daha doğrusu, yaban hindisinin dezavantajlı olduğu tek bir dönem vardır: çiftleşme dönemi.

Amerika’da hindinin havası binbeşyüz!

Eski dünyadan gelen bizler için hindi, kümeste veya köylerde gezinen, yılbaşında sofralarda olmasına alıştığımız, eti pek yavan olan, irice bir tavuktur. Kimsenin canı durduk yerde hindi çekmez. Hindinin yabani olabileceği, ormanda yaşayıp uçup kaçabileceği; hatta avlanabileceğini pek düşünmeyiz. Aslında, kimse hindi için öyle adamakıllı oturup düşünmemiştir de.

Yeni dünya dediğimiz Amerika kıtasında durum böyle değildir. Amerikalılar, Kanadalılar ve Meksikalılar, hindinin yabani olabileceğini bilir; çoğu yaban hindisi görmüştür ve pek çoğu yaban hindisinden korkar. Hemingway’in tanımıyla, avcı olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye ayrılan insanların avcı olan kesimi ise yaban hindisine, hayranlık ve sevgi ile karışık, anlaşılması zor duygular beslerler. Hiç kuş avlamayan ve sadece geyik avına hevesli olan avcılar dahi, iş yaban hindisine geldi mi, ilkelerini bir kenara bırakıp kamuflaj ceketlerini giyerler ve ellerinde yivsiz av tüfekleriyle ormanın yolunu tutarlar.

Hindi, Turkey, Türkiye????

Yaban hindisi, hadi birazcık bilgiçlik taslayalım, Latince adıyla Meleagris gallopavo, Kuzey Amerika kıtasına özgü bir yaban hayvanıdır. Aile olarak tavuk, sülüngiller ve bıldırcın ile aynı aileye mensuptur, ailenin de en irisidir. Evrimini yaklaşık 20 Milyon yıl önce, yine Kuzey Amerika’da bir yerlerde tamamlayan yaban hindisinin dünyadaki macerası biz insanlarınkinden daha eskidir. Buna rağmen, yaklaşık iki bin yıl önce, Amerikan yerlileri yaban hindisinin bazılarını evcilleştirmeyi başarmışlardır. 15nci yüzyılda, bilgiç ayağını Amerika kıtasına basan Avrupalılar, bu bereketli kümes hayvanını alıp Avrupa’ya götürmekte gecikmemişlerdir. İşte biz Türklerin ismimizle ilgili milli derdimiz de buralarda başlar. Evet, hindinin İngilizcesi “Turkey”dir. Sonunda bizim ülkemizin İngilizce adını değiştirmemize neden olan bu ilginç tesadüfün en mantıklı açıklaması, dilbilimci Mario Pei tarafından yapılmıştır. Buna göre, ilk defa İstanbul’dan Türklerden alınıp Fransa ve İngiltere soylularına hediye edilen Gine tavukları, ya da beçtavuğu, kolaycı Avrupalılar tarafından, alınan yerin adına binaen “Turkey cock” yani Türk horozu olarak adlandırılmıştır. Daha sonra Amerika’dan gelen hindiyi gören ve beçtavuğu ile benzerliğinden dolayı fazla düşünmeyen İngilizler buna da “turkey” deyip geçmişlerdir.

Şimdi, Türkçe’de hindinin neden Hind ülkesinden geldiği ayrı bir konu, oraya hiç girmeyelim. Bence bunların hepsi güzel ayrıntılar. Karışıklık oluyor mudur, ben bir kaç gülümseten karışıklığa denk geldim, ancak hiçbir zaman cennet yurdumuzun adını, olması gereken yerden farklı bir yere koyana rastlamadım.

Başına ne geldiyse...

Bu isim konusunu hallettiğimize; veya ertelediğimize göre, gelin şu çiftleşme mevsimine geri dönelim.

Yaban hindisi kışı atlatıp, biraz biti kanlanmaya başlayınca, malum, aklı başka yere çalışmaya başlar. Hayatın döngüsü bu. “Circle of life” dedikleri şey. Erkek yaban hindisi, çokeşlidir, yani sınırsız flört yeteneğine sahiptir. Genellikle bir iki erkek yaban hindisi, birbiriyle rekabet halinde dişi gruplarına musallat olur. Mart ayının sonuna doğru başlayan romantik ilişkiler, Nisan ayının sonuna veya Mayıs başına kadar devam eder.

Bu dönemde, genellikle etrafına fazla dikkat etmeyen erkek hindiler, tarla veya arsa gibi açık alanlarda, dişilerin etrafında gezer, tüylerini kabartır, kuyruk tüylerini yelpaze gibi açarak kendisinin çiftleşmeye en uygun erkek olduğunu ispatlamaya girişir. Kendisinden daha küçük veya genç erkekleri görünce buna çok kızan erkek hindi, onları kızlardan uzaklaştırmak için hızlıca olay mahalline gelir ve dövüşmeye hazır olduğunu rakibine gösterir.

BAM!

Evet, o anda patlayan silah, erkek yaban hindisine aslında saldırdığı genç erkeğin, ve tabii orada hareketsiz duran dişi hindilerin de, plastik birer kuş olduğunu, belki de ilk ve son kez öğretmektedir.

Kuzey Amerika’da yaban hindisi avı sezonu genellikle, çiftleşme dönemi olan Mart, Nisan ve Mayıs aylarına denk gelir. Bunun nedeni, başka türlü yaban hindisinin dikkatinin dağılmış bir anını yakalamanın neredeyse imkansız olmasıdır. Yaban hindisi avında sadece erkek kuşlar avlanabilir ve bu sezon boyunca her avcının, ortalama bir veya iki erkek kuş avlama hakkı vardır. Erkeği dişisinden nasıl ayırt ederler? Birincisi ve en önemlisi, erkek kuşların bağrında, aşağıya doğru sarkan, yaklaşık 20 santimetre uzunluğunda bir tutam kıl-tüy bulunmaktadır. Buna sakal denir ve bunu gördüğünüzde o kuşun avlanmasının serbest olduğunu anlarsınız. İkincisi ise daha az güvenilir bir yol olan, yüzünün renginin kırmızı mavi olmasıdır. Buna pek güvenilmez, zira renksiz derili erkek kuşlar olduğu gibi, kırmızıya çalan deriye sahip dişi kuşlar da vardır. En sağlam olan yol, sakalı görüp emin olmaktır.

Yaban hindisi avındaki sınırlamalar sayesinde, Kuzey Amerika’da hindi populasyonu son derece sağlıklı bir noktadadır.


Bir erkek yaban hindisinin ağırlığı, 11 kilograma ulaşabilir. Etinin lezzetli olması nedeniyle çok tutulan bir yaban hayvanıdır. Benim vurduğum yaban hindilerinden bir tanesi çok yaşlıydı, eti küçük parşalar halinde doğrayıp tavada kavurmak ve sonra fırına atmak durumunda kaldım. Yaşını da sakalının uzunluğuna bakarak tahmin ediyorlar; ancak ben etin sertliğinden de anlıyorum. Eğer vurduğunuz kuş çok yaşlı değilse, yiyebileceğiniz en lezzetli etlerden birisi olduğu hususunda bana katılacaksınız.

Yaban hindisi avı Kuzey Amerika kıtasında o kadar popüler olmuştur ki, bu amaçla kulüpler, federasyonlar kurulmuş; hindi avı için ses çıkaran düdükler, “decoy” denilen mühreler, saklanmaya yarayan gümeler ve özel kamuflaj kıyafetler geliştirilmiştir. Sadece yaban hindisi tabloları yapan ressamlar bulunmaktadır. Bu resimler, yaban hindisi habitatının geliştirilmesi için yapılan bağış toplantılarında açık artırmayla satılmaktadır.

Kuzey Amerika’da, bir zamanlar aşırı avlanma nedeniyle tükenme noktasına gelen yaban hindileri, sonradan akıllanan aynı insanlar tarafından geliştirilen koruma programları ile korunmuş; sayıları artırılmış ve yakalanan hindiler uygun bölgelere tekrar salınarak çoğaltılmıştır. Günümüzde Kanada ve ABD’de yaban hindisi kontrollü olarak avlanabilmekte; avcılık bu değerli yaban hayvanının gezegenimizdeki varlığını tehdit etmemektedir.

 Mehmet Ekizoğlu

Fotoğraflar:

Yaban hindisi fotoğrafları yazara ait olup Kanada'nın Ontario Eyaletinde çekilmiştir.

 

Hiç yorum yok: