25 May 2011

MAK NE YAPACAK?

Değerli dostlar,

Merkez Av Komisyonu (MAK) toplantısı yaklaştı. Bu sene 18 Haziran tarihinde yapılacak. Zannederim 12 Haziran’da yapılacak olan genel seçimler üzerinde etkili olmasın diye bu tarihe aldılar. Yani MAK Kararlarını kimsenin beğenmeyeceği baştan belli …

Avcılar olarak bu sene pek bir yavaş görünüyoruz. Harekete geçmekte geç kaldık. Eskiden dergiler hareketlenir, yemekler tertiplenirdi. Bölge temsilcileri kafalanmaya çalışılırdı ki, aman toplantıda avcılardan çatlak (!) ses çıkmasın. Hepsi Federasyonun dümen suyunda seyretsin diye.

Yaban TV hareketli…

Yine de münferit bazı yazarlarımızın konuya değindiğini, öngörülerini ve beklentilerini avcılarla paylaştığını görmek mümkün. Yaban TV kanalı “MAK Özel” adlı bir program başlattı. Deneyimli avcı Sayın Halil Gülçur’un sunumuyla ekrana gelen programda, avcılardan görüşlerini SMS ve e-posta ile iletmeleri isteniyor ve bu görüş ve taleplerin “Ankara’ya iletileceği” belirtiliyor.

İyi niyetlerle hazırlanan program kapsamında iletilen taleplere bakıldığında, avcıların en önemli isteğinin “Mart ayında ördek avlamak” olduğu anlaşılıyor. Bugüne kadar ifade edildiği gibi, avlanma günü, avlanma limitleri, MAK Kararlarının dayanakları avcılar tarafından SMS’lere konu edilmemiş görünüyor. Bahar ördeğine tüfek atsalar, MAK onlara dünyaları vermiş olacak.

Sayın Arpaz’ın yazısı
Aynı kanala ait internet sayfasında yazan Sayın Mehmet Arpaz da “MAK’ta bu sene ne olur” başlıklı yazısında ümitsiz bir öngörüde bulunuyor ve fazla bir şeyin değişmeyeceğini söylüyor. Seçim tarihine bağlı olarak toplantı tarihinin değiştirilmesine dikkati çeken Arpaz, toplantının “avcılarla Bakanlık arasında Türkiye’nin en büyük derbisi” olduğu yorumuyla “var mı avcıların gol attığını gören?” diye soruyor.


Sayın Arpaz, bu ilginç yazısında, dünyanın her yerinde, haftanın her günü av yapıldığı efsanesini tekrarlıyor ancak zannederim bunu söylerken özellikle gelişmiş ülkelerde avlakların girişinin, avlaklarda avlanabilecek toplam av sayısının ve avcı sayısının kontrol altında olduğunu belirtmesi de gerekiyor. Tüm bunlar sağlanmadan, mevcut uygulamanın da, avcılığın haftanın her günü serbest olmasının da yaban hayatına onarılmaz zararlar vereceğini ifade etmek benim Anadolu toprağına ve yabanına borcumdur. Avcılarımızın da tek derdi sınırsız avlanmak olmamalıdır diye düşünüyorum.

Sayın Arpaz, bugüne kadar yapılan MAK toplantılarının hiçbirinin bilimsel bir kayda dayalı olarak yapılmadığını söylerken son derece haklıdır. Bu hususta Bakanlık birinci derecede sorumlu ve kabahatlidir. Ellerinde bir veri yoksa kafadan uydurma hükümlerle av ve yaban hayatını yönetiyormuş gibi yapmamalıdırlar.

Sayın Arpaz’ın yazısında, katılmadığım bir husus ise “çil kekliğin kınalı kekliğin yaşam alanlarını işgal etmesi, boğması” yargısı olmuştur. Yuva yaptığı, beslendiği, yayıldığı ve saklandığı yerler birbirinden farklı olan bu iki türün birbirini boğması veya diğerinin aleyhine yaşam alanını genişletmesinin pek mümkün olmadığını düşünüyorum. Sayın Arpaz bu yargısını bir araştırma ile desteklememektedir. Eldeki veriler ise bu iki türün yaşam alanlarının birebir örtüşmediğini göstermektedir. Habitat koşulları da değişmediğine göre, Sayın Arpaz’ın iddiası havada kalmaktadır.

İnternet avcıları
Avcıların rağbet gösterdikleri internet sayfalarında ise bahar mevsimi olması hasebiyle, köpek yarışmaları telaşının ve piknikler vasıtasıyla hasret gidermelerin devam etmek olduğunu görüyoruz. Avcı siteleri henüz konuya adapte olamamış görünüyorlar. Bu sitelerin birçoğunda yorum yazan avcılarımızın MAK ile ilgilerinin, kararlar yayımlandıktan sonra ortaya çıkacağını da belirtmek gerek.

Doğa Derneği
Bu sene eğer temsilci olarak çağırılırsa, Doğa Derneği’nin eskisi kadar MAK Toplantısına hazırlık yapamayacağını düşünüyorum. Zira Doğa Derneği Başkanı ve önceki senelerde MAK Üyesi olan Sayın Güven Eken, bu yıl Türkiye Su Meclisi’nde aktif rol üstlenmiş durumda ve halen “Anadolu’yu Vermeyeceğiz” konulu bir yürüyüşte yer alıyor. Anadolu’nun su kaynaklarının bilinçli kullanılmasını, HES, termik santral ve maden yatırımlarıyla doğanın bozulmamasını talep eden bu hareketi ben de yürekten destekliyorum. Avcılarımızın da bölgelerindeki temsilcilere ulaşıp destek vermelerinin, avlaklarımızın geleceği açısından hayati önem taşıdığını düşünüyorum.

Her ne kadar hazırlıksız da olsa, bu yıl da çevre koruma amaçlı sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin, sayıca az olmalarına karşın avcıların görüşlerine baskın geleceklerini tahmin etmenin zor olmayacağını düşünüyorum.

Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu

Ülkemizde atıcılığın resmi üst kuruluşu olan Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu’nun resmi internet sayfasında MAK Toplantısına ilişkin bir duyuru, bilgi veya hazırlık bulunmamaktadır. Bu sene de, her zaman olduğu gibi, spontane toplantıların yapılması, avcı üyelerin toplantıdan bir gün önce yönlendirilmesi muhtemeldir diye düşünüyorum. Federasyonun internet sayfasındaki Başkan Latif Aral ALİŞ imzalı bir duyuruda, 2-5 Haziran tarihleri arasında Bursa’da yapılacak olan Fuar kapsamında, Avrupa Avcılar Birlikleri Federasyonu (FACE) ve Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu (TAF) işbirliği ile “Avcılık ve Av Hayvanları Yönetimi açısından Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkilerinin Anlamı” konulu Avrupa Sempozyumu düzenleneceği ve bu sempozyumun bir ilk olacağı duyurulmaktadır. Konunun çekiciliği ve katılımın genişliği dikkati çekmekte olan bu sempozyumda, avcılarımızın “Avrupa’da av her gün serbest” ve “Göçmen kuşlar konserve yapılıyor” önermelerinin doğru olup olmadığını görmelerini diliyorum.

Ülkemizdeki avcılıkla ilgili diğer sivil toplum kuruluşlarının ve derneklerin/kulüplerin MAK Toplantısı hakkında kamuoyuna duyurdukları herhangi bir görüş/etkinlik veya hazırlıkları bulunmamaktadır.

Benim tahminim ise geçen yıllardakine benzer, tartışması, dedikodusu bol, havanda su döven, klasik bir MAK Toplantısı yaşayacağımızdır.

Nasıl olmalı ya?
O da başlıbaşına bir ÇALIŞTAY konusu olmalıdır. O zamana kadar havanda su dövmeye devam edeceğiz ve kaybeden her zamanki gibi Anadolu’nun yaban hayatı olacak.

Mehmet Ekizoğlu