Adettendir, her sene bir MAK yazısı yazarız. Bu sene de bunu bozmayalım. MAK Toplantısını Av Tutkusu Dergisi’ni temsilen izledim. Notlarımın avcılık kamuoyu tarafından beğenildiğini düşünüyorum. Zira notlarımdan çeşitli yayın organlarında ve internet sitelerinde yararlanıldığını gördüm. Buna memnun olmakla birlikte, referans verilerek en azından emeğe saygı duyulduğu gösterilebilirdi diye düşünüyorum.
MAK Toplantısından evvel, adet oldu, Bölgesel Avcı Temsilcileri ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu ile AvDoğa Dergisi yetkilileri Ankara’da biraraya geldiler. Toplantıya hazırlık niteliğinde görüşmeler yaptıklarını, gerek avcı üyelerden, gerekse AvDoğa Dergisi sahibi Sayın Kamil Üçbaş’ın Türkiye Avcıları internet sitesinde yayımlanan “Merkez Av Komisyonu Toplantısının Ardından” başlıklı yazısından öğreniyoruz.
Bu görüşmelerin niteliğini ve nasıl bir hazırlık yapıldığını ayrıntılı olarak bilemiyorum, yazılarda genellikle yemeklerden söz ediliyor, ancak sonuçlarını ertesi günkü MAK Toplantısında izleme imkanı bulabildim.
MAK Sistemi Hakkında
Öncelikle MAK sistemi hakkında birkaç kelam edelim. Avcılığımızda MAK diye bildiğimiz düzenlemeler, malumunuz Kara Avcılığı Hakkında Kanun ile getirildi. MAK sisteminin hukuksallığı, ya da meşruiyeti hakkında söylenebilecek bir şey yok. Mevcut sistemin mevzuata uygun çalışmasını zaten Bakanlık temin ediyor. Bakanlık bürokratlarının yaş tahtaya basmayacağına, yani usule ilişkin hata yaparak yargıda iptaline neden olabileceğine hiç ihtimal vermiyoruz. Böyle bir şey görmüş de değiliz, Allah için...
Öte yandan, öteden beri bu sistem yaban hayatı yönetimi disiplinine uyar mı şeklindeki endişelerimiz hiç son bulmuyor. Avlaklarımıza kontrollü giriş sağlanmıyor. Özel arazilerde bile kontrolsüz avlanma devam ediyor. Göçmen kuşlar avında kontrollü avlanma yapılan hiçbir yer yok. Kontrolden anlaşılan herhalde, bir sezon açmak, diğer sezon ava kapamak... Sulak alanlarda dahi, mevcut habitatı ve av kuşları populasyonunu rahatsız etmeden, en az derecede zarar vererek ava izin verecek düzenlemeler yapılmıyor. Yerli av kuşlarımızın avında ve tavşan gibi memeli avında dahi avlak kontrolü uygulaması yapılmıyor.
Bu sistemde reform yapılması gereğini hep ifade ettik. Sistem mevcut haliyle yaban hayatına zarar veriyor. Büyük memeli avının MAK Kararı dışında, avlanma planları ile uygulanmasının kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Bu sene yaban domuzu avında uygulamaya geçecek olan sistemi pratikte göreceğiz. Ülkemizin her ne kadar eksik de olsa, envanter ve avlanma planı çerçevesindeki av uygulamalarını genişletmesi gerekiyor. Modern yaban hayatı idaresinin sadece örnek avlaklar için geçerli bir gereklilik olmadığını düşünüyoruz. Bakanlığımızın bu yöndeki eleman, bütçe ve yatırım eksiğini gidereceğine inanıyoruz.
Bakanlığın yaklaşımı
Çevre ve Orman Bakanlığı bu yıl, her zaman olduğu gibi yılı kurtarmaya çalıştı gibi bir izlenim edindik. Bakanlığımızın ne yazık ki, bu yıl makro bir amacı, bütünsel bir planı yoktu.
Bunların olmamasına alıştık, ancak bu yılki MAK Toplantısında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü pek bir hazırlıksız gördük. Örnek olarak, yaban domuzu avı düzenlemeleri hakkındaki çalışmalarını, toplantıdan bir gece önce Sayın Müsteşar’ın talimatı ile yapmış olduklarını bizzat Sayın Genel Müdür ifade etti. Merkez Av Komisyonu’nun toplanacağı ve bu konuların gündemde olacağı, yaban domuzu avının belki de toplantının ana gündem maddesini oluşturacağı çok önceden belli iken, Genel Müdürlüğün bu konuda önceden bir çalışma yaparak kamuoyu ile paylaşmamış olması, bırakınız paylaşmayı, kendi içerisinde bir fikir birliğine gidememiş olması bize şaşırtıcı ve bir o kadar da üzücü geldi.
Yaban domuzu avı hakkında Genel Müdürlükçe ortaya getirilen öneriyi ilk defa duyan MAK üyeleri, haliyle yorum yapmakta ve ayrıntılar hakkında değerlendirmelerde bulunmakta zorlandılar. Aslen Genel Müdürlük personelinin ve taşra teşkilatının bu planı, önerilen süre içerisinde uygulama kapasitesinin olup olmadığı da kuşkuluydu.
Yırtıcı kuşlar avı konusunda Genel Müdürlükçe önerilen, ancak geri çekilen önerinin de Genel Müdürlük ilgili birimleri ile istişare edilmediği anlaşılıyordu.
Tüm bunlara karşın, gerek Komisyon Başkanı Sayın Müsteşar’ın, gerekse DKMP Genel Müdürlüğü Av ve Yaban Hayatı Dairesinin konulara sağduyulu yaklaşımları ile toplantıda gündem maddeleri olumlu sonuçlanabildi. Bilhassa Sayın Müsteşarın yerinde müdahaleleri ve yönetimi ile toplantıda uyumu sağlandı.
Diğer kamu temsilcileri
Toplantıya Orman Genel Müdürlüğü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Orman Fakültesini temsilen katılan temsilcilerin anlamlı katılımlar sağladıklarını söyleyemiyoruz. Bilhassa üniversiteden katılan akademisyenimizin, yeri geldiğinde ülkemiz yaban hayatı hakkında bildiklerini ve görüşlerini paylaşmaları ve MAK’ı yönlendirmesi umulurdu.
Jandarma Genel Komutanlığı temsilcisi, yasal gereklilikler ve uygulama hakkında görüşlerini bildirdi ve oylamada Bakanlık görüşü yönünde hareket etti.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden Sayın Mehmet Emin Şahin ise yer yer kendi görev ve yetki alanını aşan bir şekilde öneriler getirerek, toplantıya renk kattı (!). Ülkemizin bir kamu kuruluşunun yasada açık bir şekilde yasaklanmasına karşın, zehir kullanılacağını söylemesi toplantının ibret verici anlarından birisiydi.
GSGM Temsilcisi
Bildiğimiz gibi MAK’ın oluşumunda garip bir durum var. Kamu temsilcileri ile avcı temsilciler hasımmış gibi eşitlik kurulmaya çalışılıyor. Sanki bir meclis imişcesine sürekli MAK’ın demokratikliğinden dem vuruluyor. MAK üyeleri demokratik bir şekilde oy birliği yapsalar, sanki alacakları her karar iyi olacakmış gibi. Demokrasi bir tarafa, Kanunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden bir temsilci, MAK’ın oluşumunda yer almış. Bu da herhalde, ilgisi nedeniyle Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu olur diye düşünülmüş. Geçen toplantılarda bunun böyle olmayabileceği, Judo Federasyonu temsilcisinin de GSGM’nü temsilen katılabileceği görüldüğünde kıyamet kopmuştu. Bu sene öyle bir şey olmadı ve Sayın Latif Aral Aliş ile Sayın Atilla Tankut Federasyon yetkilileri olarak MAK’a iştirak ettiler.
Ettiler, etmesine de, GSGM Temsilcilerinin MAK ile ilgili herhangi bir hazırlık yapmadığı da toplantıda yapmış oldukları açıklamalar ve önerilerden anlaşıldı. Bir gün önce bölgesel avcı temsilcileriyle yapmış oldukları toplantılarda ne gibi hazırlıklar yapıldı, onu bilemiyoruz, ancak toplantıda hazırlığa dayalı değil, son derece spontane hareket edildi.
Örneğin, GSGM temsilcisi tarafından, yaban domuzlarının kendileri tarafından itlaf edilebileceği, neticede kendilerinin resmi kurum oldukları söylendi. Yırtıcı kuşlar avında, karga bacağı getirene fişek verilebileceği belirtildi. Yaban domuzu avında köylülerin alması önerilen bedelin yarısının avcılık kulüplerince alınması halinde sorun çıkmayacağı ortaya atıldı. Avlanma günlerinin haftada 4 güne çıkarılması önerisi desteklenirken, avcıların Güneydoğu Anadolu Bölgemizde istihbarat yaptıkları ve avlanma günü 4 gün olursa bunun daha fazla istihbarat anlamına geleceği iddia edildi. Doğa Derneği temsilcisi tarafından öne sürülen sayılara itiraz edilirken, herhangi bir kaynak veya alternatif bilgi verilmeden, Mısır’da bıldırcın konservesi fabrikası olduğu, Avrupa ülkelerinde göçmen kuşların her gün limitsiz vurulduğu bilgileri öne sürüldü. Yine avlanma günleri hakkındaki görüşmede, gerekçe olarak Bakanlığın gün sayısını dörde çıkararak uzlaşıcı görüntü vereceği ifade edildi.
Bütün bu argümanların aylar öncesinden çalışılmış dosyalar olmadığı aşikardı. Bir gün öncesindeki hazırlık çalışmalarında ne yönde bilgiler verildi bilemiyoruz, ancak her sene yapıldığı bilinen MAK Toplantısına, “resmi” federasyonun daha hazırlıklı gelebileceği düşünülürdü. İleri sürülen hususların, o anda akla geliveren veya kendi aramızdaki sohbetlerde hep konuşageldiğimiz fikirler olduğu ve bunların Komisyonun nihai kararını etkileyecek cinsten bir nitelik taşımadığı belliydi.
Doğa Derneği Temsilcisi
MAK Toplantısının en çok puan toplayan üyesi, Doğa Derneği temsilcisi Sayın Güven Eken oldu. Sayın Eken, toplantıya bilimsel çalışmalar, göçmen kuşlara ilişkin sayım sonuçları, uluslararası araştırmaların neticeleri ile gelmişti. Toplantı esnasında ortaya gelen spesifik konularda ve doğrudan kendisine yönlendirilen sorulara da oldukça bilgili yanıtlar vererek göz doldurdu. Görüşlerini ideolojik fikirlerle veya kulaktan dolma argümanlarla değil, verilerle destekledi ve görüşülen her konuda kendi fikri doğrultusunda karar alınmasını sağladı.
Bölgesel Avcı Üyeler
Bölgelerden gelen avcı üyelerin bu yılki temsili önceki senelerden farklı oldu. Bir gün önceki hazırlık toplantısında detayda neler konuşulduğunu bilmememize karşın, hangi üyenin hangi öneriyi getirmekle “görevlendirildiğini” anlayabildik. Avcı üyeler, fire vermeksizin bir disiplin içerisinde hareket ederek teker teker maddeler üzerinde değişiklik önerileri yaptılar. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum, ancak bir birlik içerisinde hareket ettikleri ortadaydı.
Avcı üyelerin hiç birisinin elinde veri, rakam, araştırma veya bulgu yoktu. İl av komisyonlarını da düşündüğümüzde uzun süreden bu yana MAK’a katılacaklarını bilen temsilcilerin bu yönde donanıma sahip olmaları gerektiğini düşünmedikleri ve her sene belirttikleri gibi, “avcıların doğasever olması”, “avı avcıların değil tarım ilaçlarının bitirmiş olması”, “Avrupa’da yedi gün limitsiz av yapılıyor olması” vb argümanları sıralamalarının yeterli olacağını düşündükleri belliydi.
Buna rağmen, avcı üyelerin toplantıda sergilemiş oldukları korumacı yaklaşım takdire şayandı. Genel Müdürlüğün, pek de yaban hayatı yönetimi tekniğine uygun olmayan önerilerine korumacı olarak karşı çıkan avcıları dinlemek benim için çok keyifli oldu. Avcı temsilcilerinin konuşmalarında ÇALIŞTAY yapılması gereğine işaret etmeleri, sulak alanların korunması gereğine değinmeleri ve Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı bir Genel Müdürlüğün kurutma uygulamalarını eleştirmeleri gerçekten de mükemmel tavırlardı. Bu tavırlarından dolayı avcı üyeleri tebrik ediyorum.
MAK toplantısı böyle geçti.
Gelecek sene ne olur?
Kişisel tahminim çok da farklı olmayacağı yönünde...
Ama insan yine de avcı temsilcilerimizin kendilerine özgü görüşlerini öne sürebilmelerini, daha hazırlıklı ve somut bilgilere dayalı öneriler ve argümanlar öne sürebilmelerini ummaktan da geri kalmıyor.
Tabii ki, Bakanlığımızın arzu ettiğimiz şekilde, artık avcılığı ve yaban hayatı idaresini ciddiye almaya başlamasını da...
Mehmet Ekizoğlu
MAK Toplantısından evvel, adet oldu, Bölgesel Avcı Temsilcileri ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu ile AvDoğa Dergisi yetkilileri Ankara’da biraraya geldiler. Toplantıya hazırlık niteliğinde görüşmeler yaptıklarını, gerek avcı üyelerden, gerekse AvDoğa Dergisi sahibi Sayın Kamil Üçbaş’ın Türkiye Avcıları internet sitesinde yayımlanan “Merkez Av Komisyonu Toplantısının Ardından” başlıklı yazısından öğreniyoruz.
Bu görüşmelerin niteliğini ve nasıl bir hazırlık yapıldığını ayrıntılı olarak bilemiyorum, yazılarda genellikle yemeklerden söz ediliyor, ancak sonuçlarını ertesi günkü MAK Toplantısında izleme imkanı bulabildim.
MAK Sistemi Hakkında
Öncelikle MAK sistemi hakkında birkaç kelam edelim. Avcılığımızda MAK diye bildiğimiz düzenlemeler, malumunuz Kara Avcılığı Hakkında Kanun ile getirildi. MAK sisteminin hukuksallığı, ya da meşruiyeti hakkında söylenebilecek bir şey yok. Mevcut sistemin mevzuata uygun çalışmasını zaten Bakanlık temin ediyor. Bakanlık bürokratlarının yaş tahtaya basmayacağına, yani usule ilişkin hata yaparak yargıda iptaline neden olabileceğine hiç ihtimal vermiyoruz. Böyle bir şey görmüş de değiliz, Allah için...
Öte yandan, öteden beri bu sistem yaban hayatı yönetimi disiplinine uyar mı şeklindeki endişelerimiz hiç son bulmuyor. Avlaklarımıza kontrollü giriş sağlanmıyor. Özel arazilerde bile kontrolsüz avlanma devam ediyor. Göçmen kuşlar avında kontrollü avlanma yapılan hiçbir yer yok. Kontrolden anlaşılan herhalde, bir sezon açmak, diğer sezon ava kapamak... Sulak alanlarda dahi, mevcut habitatı ve av kuşları populasyonunu rahatsız etmeden, en az derecede zarar vererek ava izin verecek düzenlemeler yapılmıyor. Yerli av kuşlarımızın avında ve tavşan gibi memeli avında dahi avlak kontrolü uygulaması yapılmıyor.
Bu sistemde reform yapılması gereğini hep ifade ettik. Sistem mevcut haliyle yaban hayatına zarar veriyor. Büyük memeli avının MAK Kararı dışında, avlanma planları ile uygulanmasının kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Bu sene yaban domuzu avında uygulamaya geçecek olan sistemi pratikte göreceğiz. Ülkemizin her ne kadar eksik de olsa, envanter ve avlanma planı çerçevesindeki av uygulamalarını genişletmesi gerekiyor. Modern yaban hayatı idaresinin sadece örnek avlaklar için geçerli bir gereklilik olmadığını düşünüyoruz. Bakanlığımızın bu yöndeki eleman, bütçe ve yatırım eksiğini gidereceğine inanıyoruz.
Bakanlığın yaklaşımı
Çevre ve Orman Bakanlığı bu yıl, her zaman olduğu gibi yılı kurtarmaya çalıştı gibi bir izlenim edindik. Bakanlığımızın ne yazık ki, bu yıl makro bir amacı, bütünsel bir planı yoktu.
Bunların olmamasına alıştık, ancak bu yılki MAK Toplantısında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü pek bir hazırlıksız gördük. Örnek olarak, yaban domuzu avı düzenlemeleri hakkındaki çalışmalarını, toplantıdan bir gece önce Sayın Müsteşar’ın talimatı ile yapmış olduklarını bizzat Sayın Genel Müdür ifade etti. Merkez Av Komisyonu’nun toplanacağı ve bu konuların gündemde olacağı, yaban domuzu avının belki de toplantının ana gündem maddesini oluşturacağı çok önceden belli iken, Genel Müdürlüğün bu konuda önceden bir çalışma yaparak kamuoyu ile paylaşmamış olması, bırakınız paylaşmayı, kendi içerisinde bir fikir birliğine gidememiş olması bize şaşırtıcı ve bir o kadar da üzücü geldi.
Yaban domuzu avı hakkında Genel Müdürlükçe ortaya getirilen öneriyi ilk defa duyan MAK üyeleri, haliyle yorum yapmakta ve ayrıntılar hakkında değerlendirmelerde bulunmakta zorlandılar. Aslen Genel Müdürlük personelinin ve taşra teşkilatının bu planı, önerilen süre içerisinde uygulama kapasitesinin olup olmadığı da kuşkuluydu.
Yırtıcı kuşlar avı konusunda Genel Müdürlükçe önerilen, ancak geri çekilen önerinin de Genel Müdürlük ilgili birimleri ile istişare edilmediği anlaşılıyordu.
Tüm bunlara karşın, gerek Komisyon Başkanı Sayın Müsteşar’ın, gerekse DKMP Genel Müdürlüğü Av ve Yaban Hayatı Dairesinin konulara sağduyulu yaklaşımları ile toplantıda gündem maddeleri olumlu sonuçlanabildi. Bilhassa Sayın Müsteşarın yerinde müdahaleleri ve yönetimi ile toplantıda uyumu sağlandı.
Diğer kamu temsilcileri
Toplantıya Orman Genel Müdürlüğü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Orman Fakültesini temsilen katılan temsilcilerin anlamlı katılımlar sağladıklarını söyleyemiyoruz. Bilhassa üniversiteden katılan akademisyenimizin, yeri geldiğinde ülkemiz yaban hayatı hakkında bildiklerini ve görüşlerini paylaşmaları ve MAK’ı yönlendirmesi umulurdu.
Jandarma Genel Komutanlığı temsilcisi, yasal gereklilikler ve uygulama hakkında görüşlerini bildirdi ve oylamada Bakanlık görüşü yönünde hareket etti.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden Sayın Mehmet Emin Şahin ise yer yer kendi görev ve yetki alanını aşan bir şekilde öneriler getirerek, toplantıya renk kattı (!). Ülkemizin bir kamu kuruluşunun yasada açık bir şekilde yasaklanmasına karşın, zehir kullanılacağını söylemesi toplantının ibret verici anlarından birisiydi.
GSGM Temsilcisi
Bildiğimiz gibi MAK’ın oluşumunda garip bir durum var. Kamu temsilcileri ile avcı temsilciler hasımmış gibi eşitlik kurulmaya çalışılıyor. Sanki bir meclis imişcesine sürekli MAK’ın demokratikliğinden dem vuruluyor. MAK üyeleri demokratik bir şekilde oy birliği yapsalar, sanki alacakları her karar iyi olacakmış gibi. Demokrasi bir tarafa, Kanunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden bir temsilci, MAK’ın oluşumunda yer almış. Bu da herhalde, ilgisi nedeniyle Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonu olur diye düşünülmüş. Geçen toplantılarda bunun böyle olmayabileceği, Judo Federasyonu temsilcisinin de GSGM’nü temsilen katılabileceği görüldüğünde kıyamet kopmuştu. Bu sene öyle bir şey olmadı ve Sayın Latif Aral Aliş ile Sayın Atilla Tankut Federasyon yetkilileri olarak MAK’a iştirak ettiler.
Ettiler, etmesine de, GSGM Temsilcilerinin MAK ile ilgili herhangi bir hazırlık yapmadığı da toplantıda yapmış oldukları açıklamalar ve önerilerden anlaşıldı. Bir gün önce bölgesel avcı temsilcileriyle yapmış oldukları toplantılarda ne gibi hazırlıklar yapıldı, onu bilemiyoruz, ancak toplantıda hazırlığa dayalı değil, son derece spontane hareket edildi.
Örneğin, GSGM temsilcisi tarafından, yaban domuzlarının kendileri tarafından itlaf edilebileceği, neticede kendilerinin resmi kurum oldukları söylendi. Yırtıcı kuşlar avında, karga bacağı getirene fişek verilebileceği belirtildi. Yaban domuzu avında köylülerin alması önerilen bedelin yarısının avcılık kulüplerince alınması halinde sorun çıkmayacağı ortaya atıldı. Avlanma günlerinin haftada 4 güne çıkarılması önerisi desteklenirken, avcıların Güneydoğu Anadolu Bölgemizde istihbarat yaptıkları ve avlanma günü 4 gün olursa bunun daha fazla istihbarat anlamına geleceği iddia edildi. Doğa Derneği temsilcisi tarafından öne sürülen sayılara itiraz edilirken, herhangi bir kaynak veya alternatif bilgi verilmeden, Mısır’da bıldırcın konservesi fabrikası olduğu, Avrupa ülkelerinde göçmen kuşların her gün limitsiz vurulduğu bilgileri öne sürüldü. Yine avlanma günleri hakkındaki görüşmede, gerekçe olarak Bakanlığın gün sayısını dörde çıkararak uzlaşıcı görüntü vereceği ifade edildi.
Bütün bu argümanların aylar öncesinden çalışılmış dosyalar olmadığı aşikardı. Bir gün öncesindeki hazırlık çalışmalarında ne yönde bilgiler verildi bilemiyoruz, ancak her sene yapıldığı bilinen MAK Toplantısına, “resmi” federasyonun daha hazırlıklı gelebileceği düşünülürdü. İleri sürülen hususların, o anda akla geliveren veya kendi aramızdaki sohbetlerde hep konuşageldiğimiz fikirler olduğu ve bunların Komisyonun nihai kararını etkileyecek cinsten bir nitelik taşımadığı belliydi.
Doğa Derneği Temsilcisi
MAK Toplantısının en çok puan toplayan üyesi, Doğa Derneği temsilcisi Sayın Güven Eken oldu. Sayın Eken, toplantıya bilimsel çalışmalar, göçmen kuşlara ilişkin sayım sonuçları, uluslararası araştırmaların neticeleri ile gelmişti. Toplantı esnasında ortaya gelen spesifik konularda ve doğrudan kendisine yönlendirilen sorulara da oldukça bilgili yanıtlar vererek göz doldurdu. Görüşlerini ideolojik fikirlerle veya kulaktan dolma argümanlarla değil, verilerle destekledi ve görüşülen her konuda kendi fikri doğrultusunda karar alınmasını sağladı.
Bölgesel Avcı Üyeler
Bölgelerden gelen avcı üyelerin bu yılki temsili önceki senelerden farklı oldu. Bir gün önceki hazırlık toplantısında detayda neler konuşulduğunu bilmememize karşın, hangi üyenin hangi öneriyi getirmekle “görevlendirildiğini” anlayabildik. Avcı üyeler, fire vermeksizin bir disiplin içerisinde hareket ederek teker teker maddeler üzerinde değişiklik önerileri yaptılar. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum, ancak bir birlik içerisinde hareket ettikleri ortadaydı.
Avcı üyelerin hiç birisinin elinde veri, rakam, araştırma veya bulgu yoktu. İl av komisyonlarını da düşündüğümüzde uzun süreden bu yana MAK’a katılacaklarını bilen temsilcilerin bu yönde donanıma sahip olmaları gerektiğini düşünmedikleri ve her sene belirttikleri gibi, “avcıların doğasever olması”, “avı avcıların değil tarım ilaçlarının bitirmiş olması”, “Avrupa’da yedi gün limitsiz av yapılıyor olması” vb argümanları sıralamalarının yeterli olacağını düşündükleri belliydi.
Buna rağmen, avcı üyelerin toplantıda sergilemiş oldukları korumacı yaklaşım takdire şayandı. Genel Müdürlüğün, pek de yaban hayatı yönetimi tekniğine uygun olmayan önerilerine korumacı olarak karşı çıkan avcıları dinlemek benim için çok keyifli oldu. Avcı temsilcilerinin konuşmalarında ÇALIŞTAY yapılması gereğine işaret etmeleri, sulak alanların korunması gereğine değinmeleri ve Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı bir Genel Müdürlüğün kurutma uygulamalarını eleştirmeleri gerçekten de mükemmel tavırlardı. Bu tavırlarından dolayı avcı üyeleri tebrik ediyorum.
MAK toplantısı böyle geçti.
Gelecek sene ne olur?
Kişisel tahminim çok da farklı olmayacağı yönünde...
Ama insan yine de avcı temsilcilerimizin kendilerine özgü görüşlerini öne sürebilmelerini, daha hazırlıklı ve somut bilgilere dayalı öneriler ve argümanlar öne sürebilmelerini ummaktan da geri kalmıyor.
Tabii ki, Bakanlığımızın arzu ettiğimiz şekilde, artık avcılığı ve yaban hayatı idaresini ciddiye almaya başlamasını da...
Mehmet Ekizoğlu