DSİ 21.Bölge Müdürlüğü yine kendi başına "Büyük Menderes Havzası 2008 Yılı Genel Sulama Planlaması" oluşturdu.
Planlamanın oluşturulması safhasında yine önceki yıllardaki yöntem izlendi.
Aydın DSİ 21. Bölge Müdürlüğünde hazırlanan Plan, Sulama Birliklerinin imzasına açıldı.
Bırakın diğer ilgili kurum ve kuruluşları, sulama birlikleri bile planı ancak önlerine imza için getirildiğinde görebildiler. Eğer geçen sene sulama sezonunda yaşana güçlüklere ilişkin bazı görüşleri, önerileri ve eleştirileri varsa bile geçmiş olsun. Plan hazır, size de uymak kalıyor.
DSİ sulama planlamasında da görüldüğü gibi, su yönetiminde yine bilgilendirme, danışma ve katılımcılık ilkelerinin tamamen dışında hareket etti. Bu gelişme de DSİ'nin AB Su Çerçeve Direktifi ile ilgili yapılan Projelerden ve kendilerine anlatılan hususlardan hiçbirini uygulamaya niyetli olmadığının bir göstergesi oldu.
Bu yıl ne olacak?
Her yıl olduğu gibi, hangi sulama birliğinin hangi esaslar çerçevesinde ne kadar su alacağına DSİ tek başına karar vermiş oldu. Genel Sulama Planlaması zorla da olsa bütün Sulama Birliklerine olduğu gibi imzalatılacak. Sulama Birlikleri planda herhangi bir değişiklik yaptırma imkanına sahip değiller. Sulama sezonunda problemler çıktığında da, Sulama Birliklerine altında imzaları olan bu belge gösterilerek susturulacak.
Her sene olduğu gibi bu yıl da, su, tarım, sulak alanlar, sanayi ve çevre ile ilgili kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları konudan haberdar bile edilmeden yalnızca gelişmeleri basından izleyecekler.
Gelecekte ne olur?
Yakın gelecekte Çevre ve Orman Bakanlığının AB Su Çerçeve Direktifini üstlenmeyi istememesi (aslında DSİ'nin AB Su Yönetimi Standartlarını Türkiye için fazla görmesi) nedeniyle bu yapının değişmeyeceğini düşünüyoruz.
Aksine olabilecek gelişmeler ya uzun vadede kendiliğinden (AB'ye katılım aşamasında mecburen), ya da ülkemizin kendi dinamiklerinin zoruyla mutlaka olacaktır ve olmalıdır diye düşünüyoruz.
Su Yönetimi tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilmesi gereken bir ekonomik, sosyal ve çevresel süreçtir. Bu bakımdan süreçte en önemli unsurların başında bilimsellik gelmekte, bunu da katılımcılık takip etmektedir.
Ülkemizde suyun önemi anlaşıldıkça bu ilkeler daha da fazla öne çıkacaktır.
Mehmet Ekizoğlu
Planlamanın oluşturulması safhasında yine önceki yıllardaki yöntem izlendi.
Aydın DSİ 21. Bölge Müdürlüğünde hazırlanan Plan, Sulama Birliklerinin imzasına açıldı.
Bırakın diğer ilgili kurum ve kuruluşları, sulama birlikleri bile planı ancak önlerine imza için getirildiğinde görebildiler. Eğer geçen sene sulama sezonunda yaşana güçlüklere ilişkin bazı görüşleri, önerileri ve eleştirileri varsa bile geçmiş olsun. Plan hazır, size de uymak kalıyor.
DSİ sulama planlamasında da görüldüğü gibi, su yönetiminde yine bilgilendirme, danışma ve katılımcılık ilkelerinin tamamen dışında hareket etti. Bu gelişme de DSİ'nin AB Su Çerçeve Direktifi ile ilgili yapılan Projelerden ve kendilerine anlatılan hususlardan hiçbirini uygulamaya niyetli olmadığının bir göstergesi oldu.
Bu yıl ne olacak?
Her yıl olduğu gibi, hangi sulama birliğinin hangi esaslar çerçevesinde ne kadar su alacağına DSİ tek başına karar vermiş oldu. Genel Sulama Planlaması zorla da olsa bütün Sulama Birliklerine olduğu gibi imzalatılacak. Sulama Birlikleri planda herhangi bir değişiklik yaptırma imkanına sahip değiller. Sulama sezonunda problemler çıktığında da, Sulama Birliklerine altında imzaları olan bu belge gösterilerek susturulacak.
Her sene olduğu gibi bu yıl da, su, tarım, sulak alanlar, sanayi ve çevre ile ilgili kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları konudan haberdar bile edilmeden yalnızca gelişmeleri basından izleyecekler.
Gelecekte ne olur?
Yakın gelecekte Çevre ve Orman Bakanlığının AB Su Çerçeve Direktifini üstlenmeyi istememesi (aslında DSİ'nin AB Su Yönetimi Standartlarını Türkiye için fazla görmesi) nedeniyle bu yapının değişmeyeceğini düşünüyoruz.
Aksine olabilecek gelişmeler ya uzun vadede kendiliğinden (AB'ye katılım aşamasında mecburen), ya da ülkemizin kendi dinamiklerinin zoruyla mutlaka olacaktır ve olmalıdır diye düşünüyoruz.
Su Yönetimi tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilmesi gereken bir ekonomik, sosyal ve çevresel süreçtir. Bu bakımdan süreçte en önemli unsurların başında bilimsellik gelmekte, bunu da katılımcılık takip etmektedir.
Ülkemizde suyun önemi anlaşıldıkça bu ilkeler daha da fazla öne çıkacaktır.
Mehmet Ekizoğlu