Söke'de, Çine'de, Germencik'te vatandaşlar yağmur duasına çıkıyor. Kış girdi gireli tek damla yağmur düşmeyen zeytinlikler var. Bilirsiniz, zeytin ağacı esas suyunu kışın alır. İncir de öyle... Dağlara kışın yağmur düşmezse, zirvelere kar yağmazsa ovamızın baharda işi zordur. Toprağın suyu olmazsa sürmeden önce tavı gelmez. Çiftçi bunları bilir. Sabah gün doğmadan kalkar, traktörüne biner, tarlasının başına gider. Çiftçimiz çiftçiliği iyi bilir. Bilir bilmesine de aklının ermediği, gücünün yetmediği şeyler de vardır.
Çiftçimiz tek başına barajlara hükmedemez. Çiftçi tek başına kalkıp DSİ Bölge Müdürlüğüne iş yaptıramaz. Çiftçilerin kalkıp Ziraat Odalarına bile bir şey demesi mümkün değildir, eğer uygun rozetleri yoksa...
Çiftçiye ne kalır? Cuma namazından sonra ellerini açıp Yaradana dua etmek kalır. Benim yaz namaz kurslarından hatırladığım bir kaç şeyden birisi de duanın şartlarıdır. İnancımıza göre dua etmeden önce fiili şartları yerine getirmeniz gerekmektedir. Bu prensip, "Önce deveni bağla, sonra Allah'a tevekkül et" şeklinde özetlenmiştir. Peki biz memleketimizde kuraklığı önlemek için, duadan önce ne yaptık?
En önemli su kaynaklarımız olan Büyük Menderes ve kolları olan Akçay, Dandalaz Çayı ve Çine Çayına nasıl davrandık? Kamyon kamyon kum, kayır ve çakıl alıp suyun tabiatını değiştirmedik mi? Tabanlarına taş döşeyip yeraltı sularının kaynaklarını kesmedik mi? Kenarlarına setler yapıp sulak alan oluşturmasına ve ovanın suyunu desteklemesine engel olmadık mı? Suyu tutan bitkileri söküp, doğal sulak alanları "bataklık" niyetine kurutarak ovanın su tutma yeteneğini azaltmadık mı?
Bunca günahtan sonra, şimdi duaya çıkıyoruz. Allah kabul etsin. Afetsiz versin. Yağmur gelirse de bu sefer yıkıcı sel afetinden koru, diye ayrıca dua edeceğiz. Eh, yukarıdaki günahları işleyince bu sefer sel felaketi kaçınılmaz oluyor.
Bakın, 9 Eylül Üniversitesi Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUMER) yetkililerinden Sayın Yrd. Doç. Dr. Okan Fıstıkçıoğlu'nun iklim değişikliği konusunda yapmış olduğu bir araştırmaya göre, iklim değişiklikleri ve havzamızdaki su yönetimi böyle devam ederse Büyük Menderes Havzasında 25 yıl içerisinde görülecek gelişmeleri nasıl sıralanmış:
-bölgemizdeki sulama ve kullanma suyunda azalma olacak,
-Doğal bitki örtüsü değişime uğrayacak, birçok bitki türü kaybolacak,
-Sulak alanlarda bozulma, akarsu kalitesinde bozulmalar olacak,
-Orman yangınları çoğalacak,
-Yağışların azalmasıyla tarım arazilerinde kuraklık başlayacak,
-Yer altı suyu düzeylerinde düşüşler olacak (bir çok şehir ve belde olarak yer altı sularını kullanmaktadır)
-Sulak alanlar kurumaya başlayacak ve yöresel iklim değişikliğe uğrayacak.
İbret alanlara...
Tekrar belirtmek gerek... Büyük Menderes Havzasının yönetiminde tüm tarafların katılacağı ve bilimsel yöntemlerin izleneceği bir yönetime ihtiyaç bulunmaktadır. En büyük zarar, çok başlılıktan ve çok mevzuatlılıktan gelmektedir.
Allah afetsiz yağmur versin diyoruz.
Mehmet Ekizoğlu
Çiftçimiz tek başına barajlara hükmedemez. Çiftçi tek başına kalkıp DSİ Bölge Müdürlüğüne iş yaptıramaz. Çiftçilerin kalkıp Ziraat Odalarına bile bir şey demesi mümkün değildir, eğer uygun rozetleri yoksa...
Çiftçiye ne kalır? Cuma namazından sonra ellerini açıp Yaradana dua etmek kalır. Benim yaz namaz kurslarından hatırladığım bir kaç şeyden birisi de duanın şartlarıdır. İnancımıza göre dua etmeden önce fiili şartları yerine getirmeniz gerekmektedir. Bu prensip, "Önce deveni bağla, sonra Allah'a tevekkül et" şeklinde özetlenmiştir. Peki biz memleketimizde kuraklığı önlemek için, duadan önce ne yaptık?
En önemli su kaynaklarımız olan Büyük Menderes ve kolları olan Akçay, Dandalaz Çayı ve Çine Çayına nasıl davrandık? Kamyon kamyon kum, kayır ve çakıl alıp suyun tabiatını değiştirmedik mi? Tabanlarına taş döşeyip yeraltı sularının kaynaklarını kesmedik mi? Kenarlarına setler yapıp sulak alan oluşturmasına ve ovanın suyunu desteklemesine engel olmadık mı? Suyu tutan bitkileri söküp, doğal sulak alanları "bataklık" niyetine kurutarak ovanın su tutma yeteneğini azaltmadık mı?
Bunca günahtan sonra, şimdi duaya çıkıyoruz. Allah kabul etsin. Afetsiz versin. Yağmur gelirse de bu sefer yıkıcı sel afetinden koru, diye ayrıca dua edeceğiz. Eh, yukarıdaki günahları işleyince bu sefer sel felaketi kaçınılmaz oluyor.
Bakın, 9 Eylül Üniversitesi Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUMER) yetkililerinden Sayın Yrd. Doç. Dr. Okan Fıstıkçıoğlu'nun iklim değişikliği konusunda yapmış olduğu bir araştırmaya göre, iklim değişiklikleri ve havzamızdaki su yönetimi böyle devam ederse Büyük Menderes Havzasında 25 yıl içerisinde görülecek gelişmeleri nasıl sıralanmış:
-bölgemizdeki sulama ve kullanma suyunda azalma olacak,
-Doğal bitki örtüsü değişime uğrayacak, birçok bitki türü kaybolacak,
-Sulak alanlarda bozulma, akarsu kalitesinde bozulmalar olacak,
-Orman yangınları çoğalacak,
-Yağışların azalmasıyla tarım arazilerinde kuraklık başlayacak,
-Yer altı suyu düzeylerinde düşüşler olacak (bir çok şehir ve belde olarak yer altı sularını kullanmaktadır)
-Sulak alanlar kurumaya başlayacak ve yöresel iklim değişikliğe uğrayacak.
İbret alanlara...
Tekrar belirtmek gerek... Büyük Menderes Havzasının yönetiminde tüm tarafların katılacağı ve bilimsel yöntemlerin izleneceği bir yönetime ihtiyaç bulunmaktadır. En büyük zarar, çok başlılıktan ve çok mevzuatlılıktan gelmektedir.
Allah afetsiz yağmur versin diyoruz.
Mehmet Ekizoğlu